Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Bunlar Tarihi Durdurmak İçin Son Çabalar....

 :: Aktüel

Aşağa gitmek

Bunlar Tarihi Durdurmak İçin Son Çabalar.... Empty Bunlar Tarihi Durdurmak İçin Son Çabalar....

Mesaj tarafından Admin Çarş. Mart 26, 2008 11:41 am

Türkiye, AKP'ye açılan kapatma davasını tartışıyor. Fakat bu sırada da AKP, hukuk, siyaset gibi kavramlar da tartışılıyor. Herkes tedirgin. Bir kaos korkusu yaşayan Türkiye için tek çıkış yolu ise, Kopenhag Kriterleri'nde "İstikrarlı bir demokrasi ve işleyen demokratik modern kurumlar ile hukukun varlığını" şart koşan, belki de bu toprakların insanlarına darbe, parti kapatma gibi geleneksel hale gelen kavramları unutturacak tek yol, Avrupa Birliği…

Cumalardan korkar oldu Türkiye. Cuma oldu mu, piyasalar kapandı mı "Kesin bir şeyler olacak şimdi" beklentisi yerleşti hepimizin içine. 14 Mart Cuma akşamı gelen haberse, zaten Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AKP) hazırladığı Sosyal Güvenlik Tasarısı'na karşı yıllardır görülmemiş bir katılımla meydanlara dökülen işçi ve memurların tepkisini düşünmekle meşgul kamuoyuna sürpriz oldu. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya, "Laikliğe aykırı fiillerin odağı haline geldiği" iddiasıyla AKP'nin kapatılması istemiyle Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu. Borsa çöktü, dolar fırladı. Olay herkesin bütçesini tehdit etmeye başladı.
162 sayfalık iddianamede, Cumhurbaşkanı, Başbakan, eski Meclis Başkanı dahil 71 AKP'linin de beş yıl siyasetten uzak kalması talep ediliyor. "Hukuk devleti" Türkiye'de gizli kalması gereken iddianame belki de Anayasa Mahkemesi üyelerinden önce medyaya yansıdı. Meşhur Şemdinli iddianamesi ortaya çıktığında, hukukla siyasetin fazlasıyla birbirine geçmiş olduğundan şüphelenenler, benzer bir örnekle karşılaştı kimine göre. Ve pek çok kişi tedirgin, kalakaldı. Zira, AKP'ye kayıtsız şartsız destek verenler bir yandaydı, yine AKP'ye her koşulda düşman "kemik laikçi"ler vardı "Nihayet" diyen... Bir de hem AKP'nin kimi uygulamalarından rahatsız hem de siyasi partilerin kapatılmasına kesinlikle karşı, ülkenin istikrarsızlaşmasından, ekonomik krizden korkan çok kişi vardı öte yanda... "Hukukun üstünlüğü" ilkesiyle büyümüş nesiller "Hukuk bir araçtır" ifadesi üzerine de düşünmeye başladı. Fakat hiç şüphesiz artık Türkiye'nin güvenilir, siyasi rüzgârlardan etkilenmeden işleyen demokratik kurumlara ihtiyacı var. Görünen o ki, yaklaşık 50 yıldır süren, son yıllarda hızlansa da, iki yıldır yavaşlayan AB - Türkiye ilişkisine sarılmak, devlet değil "vatandaş" öncelikli bir toplumun tek kurtarıcısı...
Galatasaray Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Beril Dedeoğlu başka çare olmadığı kanısında... "Bu süreçten çıkmanın yöntemi, hem iktidarın hem de diğer grupların bu AB süreci içinde yeniden yapılanmasıdır. AKP'nin bu durumu çözebileceğini katiyen düşünmüyorum. Eğer AKP bu davanın devam edip etmediğinden hareket etmez, sürecin mağduriyeti üzerinden davranmaz, bunu bir popülist politikaya dönüştürmezse ve bunlara ek olarak AB ile paralel giderse, uluslararası destekle hem kendi hem de Türkiye'deki başka kurumlar kazanabilir. Burada partinin kapatılıp kapatılmaması bir yana, bunun teklif edilmiş olması bile yeterli gerginlik sağlamaya hizmet eder. Yani sonucundan çok, teklif edilmiş olmasının önemi var. Kapatılma kararı, belirsizlik durumuna nazaran AKP açısından daha evla olabilir."
Yargıtay Başsavcısı'nın talebine karşı bahsi geçen "Parti kapatmanın Meclis çoğunluğunun onayına bağlanması - Japon modeli, Başsavcı'nın yetkilerinin kısılması" gibi projeler hakkındaki görüşlerini soruyoruz Prof. Dedeoğlu'na"Zihniyet değişmediği sürece, Anayasa üzerinde yapılan oynamaların hiçbirinin işe yaramayacağını düşünüyorum. Çünkü başörtüsü meselesi anayasal bir mesele değildi ama oraya taşındı. Yargıtay'ın çıkışı yasalardan bağımsız ve siyasiydi. Siyasi sorunlara anayasal çözüm olmaz. Her sorunu anayasayla düzeltmeye çalışmak işi daha da zorlaştırıyor." Peki Türkiye'yi büyük bir karamsarlığa iten olaylar, AB sürecini hızlandırabilir mi? Prof. Dedeoğlu'na göre, bunun için iki değişken var. Birincisi, AKP'ye ve herhangi bir siyasi partiye bağlı olmayan birey, kurum ve kuruluşların AB'yi destekleyen bir zemin oluşturması. Elbette bu zeminde AKP de olabilir. İkinci olarak AB'den Türkiye'deki tartışmanın özünü kavramış kişilerin Türkiye'ye el vermesi.

"AB elbette Türkiye'ye yardım edebilir"
Belki de tarif edilen AB yetkililerinden biri, Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Eş Başkanı Joost LagendijkPek çok Türk vatandaşına göre Lagendijk daha sakin; kısa dönemde sıkıntılar yaşanacağını ama uzun dönem için kesinlikle çok umutlu olduğunu belirtiyor. "Elbette, AB Türkiye'nin bu durumu atlatmasına yardım edebilir. Fakat sonuçta, Türk halkı, bu tarz davalara alışmış bir demokrasiden hoşlanmayacakları sonucuna kendileri varmalı. Uzun vadede bunun olacağı konusunda gayet iyimserim. Şu anda, kısa ve uzun dönem arasında ciddi bir ayrım yapılmalı. Eğer Anayasa Mahkemesi AKP'nin kapatılması davasını sürdürürse, bu hükümet, Meclis ve Türkiye - AB ilişkileri açısından kötü olacak. Fakat uzun dönemde, -Türkiye toplumunun askeri cenahtan ve yargıdan siyasete bu yöndeki müdahalelerden hiç hoşlanmadığından eminim- buna benzer tüm stratejilerin karşılıksız kalacağını ve demokrasinin önündeki tüm engellerden kurtulmuş olunacağını düşünüyorum. Diyelim ki AKP kapandı, daha ilk seçimlerde yerine gelecek partinin yüzde 46'dan çok daha fazla bir oy alacağı kesin! Türkiye toplumu katı laiklere AKP'yi beğenmeseler de, onlarla mücadele yolunun bu olmadığını anlatmalı!"
Admin
Admin
Admin

Erkek
Mesaj Sayısı : 114
Yaş : 33
Nerden : bursa/MESKEN
İş/Hobiler : fotograf sanatcısı
Lakap : abarth
Kayıt tarihi : 26/03/08

https://bamtgrup.yetkin-forum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön


 :: Aktüel

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz